Osmanlı İmparatorluğu en uzun yüzyılına girerken Avrupa önce Fransız Devrimi’nin sonrasında da Napolyon ordularının yol açtığı son derece çalkantılı bir dönemden geçiyordu. Napolyon Bonapart’ın İtalya’dan Mısır’a, İber’den Rusya’ya uzanan macerası, İmparator oluşu ve 1814’te iktidardan düşüşü Modern tarihin en büyüleyici sahnelerinden biri olmuş, Napolyon efsanesi iki yüz yıldır edebiyattan akıl hastalıklarına her sahada temsil bulmuştur.
Erol Çağlar büyük bir titizlikle, yolu sadece Napolyon’la kesişmekle kalmamış, Osmanlı İmparatorluğu’nun bu büyük sarsıntılar döneminde kilit bürokratlarından biri olmuş Seyyid Mehmed Emin Vahîd Efendi’nin hikâyesini ve 1808 yılında III. Selim’in görevlendirmesiyle çıktığı elçilik seyahatini günyüzüne çıkarıyor.
Vahîd Efendi, Fransız elçisi General Sebastiyani’nin aracılık ettiği bu seyahatinde Napolyon’la olası bir Rusya seferi için ittifak antlaşması yapmak ve detayları istişare etmek için yola çıkar. Sefâretname’de Edirne’den başlayarak Vidin, Temeşvar, Budapeşte, Viyana, Krakov, Varşova üzerinden Paris’e gider. Vahîd Efendi’nin hatıratı hem diplomatik hem de dönüşen Batı şehirlerine dair gözlemlerde bulunur.
Çağlar’ın geniş bir özetle, özgün dilinde sunduğu bu sefaretnameye Vahîd Efendi’nin İngiltere ile imza ettiği Kale-i Sultaniye Antlaşması’na dair takrirleri ve antlaşma metni eşlik ediyor.