Günümüz Türkçesiyle Türk Edebiyatı Klasikleri.
“Bütün hayatının, bütün hislerinin, bütün çaresizliklerinin acısını şu dakika kendi ruhunda taşıdığı hâlde karanlık ve dikenli bir yolun ufuklarına doğru yürüyordu. Halbuki o, zavallı kadın, gözyaşlarından ibaret olan hayatını bütün izahıyla gözleri önüne dökmüş, ona bir hayatın bütün ıstıraplarıyla dolu bir kitap bırakmıştı.”
Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında karasevda temalı eserler kaleme alan ilk kadın yazar Güzide Sabri, kendi hayatında tanık olduğu kasveti ve hüznü kurguya aktarmaktaki ustalığıyla da edebiyatımızın unutulmazları arasına girmiş bir isim. Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi’nin devam romanı olan Nedret ise, Güzide Sabri’nin melankolik kahramanı Fikret’in kızı Nedret’in hüzünlü hikâyesini anlatıyor.
Annesinin hayatından geriye kalan parçaları bir yapboz gibi bir araya getirmeye başlayan Nedret, Kenan’la nişanlanır ve düğün tarihi giderek yaklaşır. Nedret’in önünde iki yol vardır. Biri karanlık ve ümitsiz, diğeri aydınlık ve sonsuzdur. Onun da hayatı annesininki gibi kederle mi yoğrulacaktır yoksa aşk içerisinde mesut mu olacaktır? Artık ya kalbinin sesini dinleyecek ya da çevresindeki insanlara kulak verecektir.
İki kez beyazperdeye uyarlanan Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi’ndeki karasevda öyküsü, Nedret’te de aynı heyecanla devam ediyor.