1941 yılında bir gazeteciye verdiği mülakatta "Gelecek için tasavvurlarınız nedir?" sorusuna verdiği cevap, onun ruh halinin en güzel ifadesidir: Evvela bu müesseseyi fevkalade genişletmek, büyük Yeşilköy Gök Lisesini kurmak... Divriği’de binlerce genci sinesine alacak, telsizciliği, motorculuğu vs. 12 şubeyi ihtiva edecek şekilde Gök Üniversitesini kurmak... Sonra şu çayırın bir kenarında, muradına ermiş insanların huzur ve saadetiyle oturup kahvemi içerken, bir işaretle yüzlerce tayyarenin birden havalandığını görmek. Nuri Demirağ, hayata gözlerini açtığı XIX. Asrın son çeyreğinde sıkıntılı bir çocukluk ve gençlik devresinden sonra, "Türkiye’nin en zengin adamı" mevkiine geldiğinde, yaşadığı mütevazı hayat düzeniyle olduğu kadar ülke için hayata geçirmeye çalıştığı projelerle de dikkati çekmektedir. O, yürüttüğü taahhüt işlerindeki titizliği, dürüstlüğü yanında, eğitime katkılarıyla kendinden söz edilmesi gereken işadamları neslinin öncüsüdür. Şu konuda ise ülkemizde başka örneği yoktur: Bugün bazı zengin işadamlarının yüz binlerce dolar ödeyerek satın aldıkları uçaklara kendi isimlerini verdiklerini görüyoruz. Ne var ki onlardan hiçbiri kendi fabrikalarında, kendi teknisyenleriyle, kendi sermayeleri ile sıfırdan imal ettirdikleri bir uçağa kendi isimlerini veremediler. Bir kişi hariç: Nuri Demirağ.