İki eski okul arkadaşının yıllar sonra Ankara Garı’nda karşılaşmaları, onları taşrada yaşanmış temiz aşklar zamanına geri götürür. Karlı, fırtınalı gecede, gazeteci olan İstanbul’a yolcudur, duygusal güfteleriyle tanınan şair ise, platonik bir tutkuyla bağlandığı kadını, uzaktan da olsa görmek için oradadır. Sevilen kadın, trende gazeteciye üniversite yıllarında başlayıp, Doğu’ya uzanan başka bir buruk sevdanın hikâyesini anlatacak ve politik kimliği olan yitik kişinin izlerini bulması için yardım isteyecektir. Gazeteci, yolculuk boyunca arkadaşının yoksul yaşantısını, geçmiş bir tren yolculuğunda yaşananlarla alevlenen tutkusunu, bu tutkunun esinlendirdiği şiirin bestelenme sürecini,
Anadolu’dan, Ankara’dan, İstanbul’dan, şairler ve müzisyenler dünyasından renkli kesitler eşliğinde
anlatan romanını okur. Sonradan ulaşacağı yitik kişinin anlatacakları ise daha farklıdır. O sevdalar ezelde kalmıştır.
Tahir Abacı’nın, yirmili yaşlarda, ezel sevdalar zamanında bir “ilk roman” olarak birkaç kez başlangıç
yaptığı roman, elli yıl sonra tamamlandı ve onun dokuzuncu romanı olarak yayımlanıyor.