Ökkeş büyük kente iyice alışmıştı. Artık o koca kentin yollarını, sokaklarını öğrenmişti. Hatta birisi kendisine bir yeri sorsa, hemen işaret parmağını öne doğru uzatıyor:
"Bay emmi, şuradan gidersin, önüne sokak çıkar, çıktın değil mi sokağa, böyle yürü sağ kolunun üzerine, yürü yürü, sonra bir bakacaksın ki karşına kocaman bir alan çıkmış, işte orası! diyordu.
Ardından da ekliyordu:
"Ah emmi işim olmasa seni ben götürürdüm ya, işim var."
Ökkeş'in işi mi?
Ökkeş şimdi dolmuşta çalışıyor. Sürücü Hilmi taksisini satmış, bir dolmuş almıştı. Aldığı dolmuşla taksi durağına gelmiş, dolmuşu Ökkeş'e göstermişti. Ökkeş, dolmuşun içine girmiş, bir öndeki koltuğa, bir arkadaki koltuğa oturmuş, sonra da sürücü yerine oturmuştu. Arabanın simitini iki yana kıvırmış, sonra:
"Vııın, vıııın!" diye sesler çıkarmıştı.