Ökkeş can sıkıntısından ne yapacağını bilemiyordu. Çünkü ekini kaldırmışlardı. Oysa ekin günleri ne mutlu günlerdi. Ökkeş, sabahları erkenden ninesiyle birlikte kalkıyor, tan zamanı yiyecekleri, azıklarını ninesi bir sahanın içine koyuyor, sonra sahanı küçücük bir bohça yaparak Ökkeş'in eline veriyor:
"Haydi bakalım Ökkeş, yiyeceğiniz hazır," diyordu.
Ökkeş, kaynamış yumurtayı çok sevdiği için ninesine:
"İçinde yımırta da var mı nene?" diye soruyordu.
Ninesi, hiç bıkmadan, her gün aynı şeyi söylüyor!
"Koydum oğlum Ökkeşim," diyordu.
Bu kez Ökkeş, kaç tane olduğunu soruyordu.
"Nene, bir mi, iki mi, üç mü?"
Ninesi "Üç," derse, Ökkeş sevinçten havaya zıplıyor, ninesinin iki yanağından şapur şupur öpüyordu.