Mikita Brottman, okurun okuma eylemi ve kitaplarla ilişkisini çok boyutlu olarak inceliyor ve okumanın neden bu kadar harika bir şey olduğunu merak ediyor. Ardından ekliyor: "Okuma kendi içinde her zaman iyi bir şey midir gerçekten?"
Okumak yalnız yapılan bir eylemdir ve önemli sosyal beceriler geliştirmek için kullanılabilecek zamanı çalar. Okumak, sağlık, mutluluk ya da sevgi dolu bir aile için gerekli değildir. Brottman, okumayanların umutsuz bir hayata ve zihinsel zayıflamaya mahkûm olduğu nosyonunu korkusuzca ele alırken, okumanın değerinin Alzheimer'ı yenmesinde ya da hoşa giden bir hobi olmasında yatmadığını vurguluyor. Daha ziyade, iyi bilinen, yalnız başına yapılan bir diğer eylem yani mastürbasyon gibi, okumanın da nihayetinde bir zevk eylemi değil, bir kendini keşfetme aracı, insanların dünyayı başkalarının gözlerinden görmesine ve insani durumun karanlıklarının derinliklerine yolculuk etmesine imkân tanıyan bir araç olduğunu ileri sürüyor.
Başlığın da vurguladığı gibi, Brottman zevk için okumayı savunurken okumak ve bir dizi içgüdü, dürtü ve nevroz (röntgencilik, ünlülere tapma, suçluluk, tecrit ve "gerçeklik karşısında ciddi hayal kırıklığı") arasında sıkı ve ciddi bağlar olduğunu söylüyor. Keskin gözlemler, kıvrak bir üslup ve çok çeşitli konularla, Brottman nadir bulunan bir ustalık sergiliyor.
"Okumak kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlar mı? Ölümüne okumak mümkün müdür? Okunması zorunlu kitaplar var mıdır? Okumak mastürbasyon yapmaya benzer mi?"
"Başlangıçta öyle görünmese de... mastürbasyonun ve okumanın birçok ortak özelliği var. Her ikisi de yalnız başına, mahremiyet içinde ve genellikle geceleri, uykuya dalmadan önce yatakta yapılır. Tüm dikkatinizi üstlerine toplayan eylemler oldukları için, her ikisi de boş vakitlerde, tadı çıkarılarak yapılır. Her iki uğraş da aceleye getirilmez; ikisi de fantezilerinizi ve hayal gücünüzü devreye sokar."