Çeşitli sınıflardan ve farklı bilgi düzeyine sahip insanlar tarafından bana sık sık sorulan sorulardan, hatırladığım kadarıyla, en sık tekrarlanan sorular şunlardı: Hangi olağanüstü insanlarla tanıştım? Doğu’da ne harikalar gördüm? İnsanın ruhu var mıdır ve ölümsüz müdür? İnsanın iradesi özgür müdür? Hayat nedir ve ıstırap neden vardır? Okült ve spiritüel bilimlere inanıyor muyum? Hipnotizma, manyetizma ve telepati nedir? Bu sorularla nasıl ilgilenmeye başladım? Enstitüde benim adıma uygulanan sistemime beni ne yönlendirdi? Bu yüzden şimdi bu diziyi ayrı bölümlerde düzenleyeceğim ve sıralanan soruların ilkine, yani ‘Hangi olağanüstü kişilerle tanıştım?’a yanıt olarak hizmet edeceğim. Bu toplantılarla ilgili ayrı hikâyelerde, mantıksal bir sıra ilkesine göre, bu seride tanıtmayı amaçladığım tüm fikir ve düşünceleri, hazırlık yapıcı malzeme olarak hizmet etmeleri için dağıtacağım ve aynı zamanda ben bana sıkça sorulan diğer tüm soruları cevaplayacak. Dahası, başka şeylerin yanı sıra, belirgin ana hatlarını orada durabilir, böyle bir sırayla bu ayrı hikâyeleri düzenler benim için, sanki, bir otobiyografi gibidir. Daha ileri gitmeden önce, “olağanüstü bir insan” ifadesini tam olarak açıklamanın gerekli olduğunu düşünüyorum, çünkü belirli kavramların tüm ifadeleri gibi, çağdaş insanlar arasında her zaman bir akraba, yani tamamen öznel bir anlamda anlaşılmıştır. Örneğin, numara yapan bir adam birçok insan için olağanüstü bir adamdır, ama onlar için bile, hilelerinin sırrını öğrenir öğrenmez olağanüstü olmaktan çıkıyor. Kimin dikkate değer kabul edilebileceğinin ve dikkate alınabileceğinin bir tanımı olarak, şimdilik, uzun lafın kısası, bu ifadeyi kişisel olarak hangi erkeklere uyguladığımı söyleyeceğim.