“Aleksandr Kuprin, Rusya’nın Kipling’idir.” –Vladimir Nabokov Çehov, Gorki ve Bunin’le birlikte Rus öykücülüğünün en önemli isimlerinden sayılan, insan ruhuna dair derinlemesine tasvirleriyle güncelliğini bir nebze olsun yitirmeyen, 20. yüzyıl Rusya’sının en çok okunan yazarlarından biri olan Aleksandr Kuprin, otobiyografik kısa romanı Olesya’da dinlenmek için gittiği köyde Olesya ismindeki bir cadıyla tanışan İvan Timofeyeviç’in hikâyesini anlatır. Günlerini avlanarak ve büyük bir can sıkıntısıyla geçiren İvan Timofeyeviç, köyü çevreleyen ormanda bir cadının yaşadığını duyduğunda merakına yenik düşer. Bir gün ormanda yolunu yitirmesiyle tanışacağı bu cadıyla başlayan arkadaşlığı zamanla büyük bir aşka evrilecektir. Ancak Olesya’nın görüleri hiç de mutlu bir geleceğe işaret etmemektedir.