“Acaba, hayvanlar insan zekâsına sahip olsaydı
nasıl olurdu?”
“Hangi hayvanı seçersen seç insanlardan daha
mutsuz olurdu.”
İki kardeş Tanrı; Apollo ve Hermes bir akşam, insan zekâsı bahşedilirse hayvanların mutlu olup olmayacağına dair sohbet ederler. Bu konuşma bahse dönüşür. Hayvanlar mutsuz olursa Apollo, içlerinden biri bile mutlu olursa Hermes kazanacaktır. Kaybeden taraf, kazanana bir dünya yılı boyunca kölelik edecektir.
Toronto’da veterinere bırakılmış on beş köpek, işte bu yüzden bir gecede insan zekâsına sahip olur. Renkleri görme biçimlerinden konuşmalarına kadar dünyaya dair tüm algıları değişir. Bu beklenmedik gelişmeyle allak bullak olan köpekler, iki gruba bölünür: Yeni özelliklerine uyum sağlayanlar ve değişime karşı çıkıp eski köpek geleneklerini sürdürmek isteyenler.
Kimi köpekler birbirine vahşice saldıracak, kimisi şiire yönelecek,
kimisi de sahipleriyle yakın ilişkiler kuracaktır.
André Alexis, insan bilincinin güzelliklerini ve tehlikelerini alegorik bir anlatımla ele alıyor. On Beş Köpek ve Bir Bahis, okuru baştan sona duygudan duyguya sürükleyecek çağdaş bir fabl niteliğinde.