Fantastik edebiyatın kraliçesi Nazlı Eray, Orphee’yi arayan çağdaş Eurydice’in bakış açısından popüler miti yeniden anlatıyor.
Kopkoyu sahil gecesinin kör bir bıçak gibi kalbe saplanması, eski yaşanmışlıkların ve geçmiş zamanların titreyen bir avucun içinden toprağa akan su gibi emilip kaybolması, aşkın taşlara sürünüp ertesi sabah güneş gibi yeniden doğması... Ama hiçbir şeyin halledilememesi, iki kalbin kavuşamaması, posta güvercininin gagasındaki mühürlü mektup ve o sıcak yaz mevsimi... Geçmişle gelecek arasındaki o incecik köprüde yürümeye çalışırken aşkı düşünmek ve ölümün farkında olmak: Orphee’nin coğrafyası. Olayların birdenbire tersine akan bir şelaleye dönüşmesi... işte Orphee’nin ruha ve bedene sızan tortusu.
- Nazlı Eray
"Eray’ın üslubu tematik ilgilerine özgü olmakla birlikte Orphee, eserleri arasında özel bir yer tutmaktadır, çünkü ne esrarengiz ne de olağanüstü çözümüyle sonunda fantastik aleminde kalmaktadır."
- Sibel Erol