11 Eylül saldırılarının ardından yeni ‘küresel terör’ün İslam toplumlarındaki siyasal, toplumsal ve ekonomik kökenleri yeniden hararetli tartışmaların konusu haline geldi. Ortadoğu İslam ülkelerinin modernleşme sancıları, rejimlerin meşruiyet krizi, otoriteryenizm, yoksulluk, insan hakları ihlalleri radikalizmin ve terörün kaynaklarını oluşturuyor. Ortadoğu’da mevcut rejimlerin niteliği dönüşmedikçe radikal siyasal hareketlerin ortadan kalkmasını beklemek beyhude...Öte yandan, İslamın siyasal bir ideoloji, toplumu yeniden inşaya yönelik bir program olarak kavranmasının hem ‘İslami’liği hem de ‘olabilirliği’ tartışılıyor son yıllarda... Demokrasi, insan hakları, hukuk devleti gibi kavram ve değerler İslami hareketlerin diline yerleşiyor, modern/demokratik bir söylem ile İslami siyasal kimlik arasında ‘uyum/uyumsuzluk sorunu yeni boyutlar kazanıyor. Totaliter bir İslami siyaset anlayışı kitlesel ve entellektüel desteğini İran’da bile yitiriyor; İslamın siyasal değil toplumsal yönü öne çıkmaya başlıyor...Kısacası İslamcı siyaset evriliyor…İslamcı siyasetin doğasını, kökenlerini ve pratiğini irdeleyen bu kitap bir dizi soruya da cevap arıyor; Modern Islami kimlik Batı düşmanlığı üzerine mi kurulu? Huntington’ın ve bazı radikal İslamcıların öne sürdüğü gibi İslam ve Batı arasında ‘medeniyetler çatışması’ kaçınılmaz mı? Demokrasi ve insan hakları İslamcı bir söylemle bağdaşır mı? Türkiye’de İslam/siyaset ilişkisi nasıl gelişiyor? Türkiye İslamcıları değişiyor mu?