Bu kitap, uzun bir yürüyüşün öyküsü ve sosyolojisidir. Sir-Derya ve Aral gölü kıyılarından Avrupa ortalarına doğru yönelen fetihçi bir yürüyüşün... Yerleşme alanı ve ganimet özlemiyle, cihad esprisinin kamçıladığı bu uzun yürüyüş, 15. ve 16. yüzyıllarda hangi toplumsal düzenin ve üretim biçiminin ortaya çıkmasına yol açtı.
Klasik Osmanlı Düzeni'nin feodal mi yoksa ATÜB mü olduğu çok tartışıldı. Fakat Germen fetihleri sonucu Batı Roma İmparatorluğu çökerken ortaya çıkan sentezin, Türk fetihleriyle son bulan Doğu Roma'da yinelenip yinelenmediği yeterince sorğulandı mı? Batı'da feodalizmin iki tarihi aşamadan geçerek klasik biçimine kavuştuğu dikkate alındı mı?
Osmanlı tahrir defterleriyle yaratılan tımar sistemi, Batı'da Normanların Domestay Book'unun düzenlediği bir proto-feodal sistem değil miydi? Asıl Osmanlı feodalizmi, Batı'da kapitalizm uç verirken "çiftleşme" süreci çerçevesinde başlamadı mı? İşte bu sorular üzerine düşünenlere ilginç olabilecek öneriler ve çözümlemeler...