Salim Fikret Kırgi, sinemada, televizyonda, edebiyatta, popüler kültürde adeta bir fenomen olan “kurgusal vampir”in “folklorik” boyutuna bakıyor. Osmanlı Vampirleri “folklorik vampiri” çoğunlukla “Rum Ortodoks Kilisesi’ne bağlı Slav ve Grek toplulukların takip ettiği bir halk inanışı” olarak tanımlayan genel eğilimin göz ardı ettiği bir noktaya eğiliyor: Folklorik vampirin ortaya çıkış yeri olan coğrafyanın büyük bölümünün, fenomenin ilk meydana çıkıp tartışılmaya başlandığı 15.-18. yüzyıllar arasında Osmanlı İmparatorluğu’nun sınırları içerisinde olmasına.
Vampirlerle ilgili verilmiş fetvalara, vampirlerle ve doğaüstü varlıklarla ilgili yazılmış eserlere, seyahatnamelere de göz atarak Osmanlı Avrupası içerisindeki dini-etnik toplulukların birbirleriyle etkileşimleri çerçevesinde vampir mitinin tarihine katkı sunan bir çalışma.
“Osmanlı ulemasının vampir salgınlarıyla mücadele konusundaki görüşleri, mahkemelerin konuyla ilgili almış oldukları kararlar neydi? Vampir olduğuna inanılan Müslümanlar var mıydı ve -eğer öyleyse- onların cesetleri de kazıklanıp yakılıyor muydu? Müslüman Osmanlıların vampir farkındalığı ne koşullar altında şekillendi ve halk inanışının Batı Avrupa’da kazandığı tanınırlık sonrası ne yönde gelişti?”
- Salim Fikret Kırgi