Çağdaş Amerikan edebiyatının en meşhur gezgininden farklı bir yol anlatısı: Paris’te Satori. Kerouac, Paris’te Satori’de, ailesinin kökenini araştırmak amacıyla çıktığı Fransa seyahatini anlatıyor ve okuruna, “Nasıl yaşamalı?” diye soruyor.
Şaşırtmacalı bir kitap bu, çünkü sondan başlayıp başa dönüyor ve anlatıcı, yaşama sadık bir biçimde naklettiği bu metinde yanıtların değil soruların peşine düşüyor. Bu koca dünyada yollar nereye varırsa varsın, insanlarla yaşamlar nihayetinde birbirine benziyor.
Florida’dan Paris’e, Paris’ten Brest’e ve geriye; izbe barlar, görkemli kiliseler, ıssız meydanlar, sisli sokaklar, şenlikli ve tehlikeli kalabalıklar. Peki insan, kim olduğunu, atalarının hayatına bakarak mı öğrenir, ne dersiniz?
“Gerçek bir Tanrı olmayı beceremediğim sürece ikinci derece rollerle yetinmek zorundayım.”