Bu Cava yolculuğu, bir düş-ülkeye yapılmış bir düş-gezidir. “Çok okuyan değil, çok gezen bilir” demişler ya, Balzac’ta, asıl bilen duymasını bilendir. Yazar bu ustalığını göstere göstere konuşturup, her duyuyu tıka basa doyurur. O denli canlıdır ki anlatısı,ölü döneriz oradan. Cava’ya gitmiş mi, gitmemiş mi?
Kaç yazar?
“Geçmişi böyle düşlerken, adına Ulusal Özgürlük dediğimiz büyük fahişenin gönderdiği askerlik kağıdını görüp uyanmak, öyle korkunç bir acı veriyor ki, hazdan, tutkudan utanç duyulan; arabaların, hatta bir kadının göğsünün bile devlet hazinesinin pençesinden kurtulamadığı Paris uygarlığımızın cehennemine geri dönüyor insan!...
Ah! Hint Adaları zevkin yurdu!...”
Honore de Balzac, Fransız edebiyatçı ve oyun yazarı. Köy kökenli bir ailenin çocuğu olarak 1799 yılında Tours’da dünyaya geldi. Ailesi, Napolyon’un devrilmesi sonrasında Paris’e yerleşti. Bu mekânsal değişim, yazarın hayatını büyük oranda etkiledi ve rejim değişikliğine dair gözlem ve düşünceleri, eserlerinin altyapısını oluşturdu.
Yazarlık öncesinde bir hukuk ofisinde çalıştı. Yazın çalışmalarına odaklandığı senelerde de, yayıncılık, matbaacılık benzeri işler yaparak geçimini sağlamaya çalıştı. Hayatı boyunca, maddi problemler ve sağlık sorunları nedeniyle sıkıntılar yaşadı.
Birkaç roman çalışmasının ardından, gazete ve dergilerde yazılarını yayımlayarak edebiyat camiasında ismini duyurdu ve Napolyon sonrası Fransa’nın kapsamlı bir panoramasını sunan İnsanlık Komedyası'nı kaleme almaya başladı. 1934 yılında literatüre geçen ünlü eseri Goriot Baba’yı yayımladı. Balzac, İnsanlık Komedyası başlığı altında pek çok eser vermiş, ancak bu başyapıtı tamamlayamadan 1850 yılında vefat etmiştir. Ölümünden sonra yayımlanan (1925-1927) günlükleri dönemin edebiyat çevresini tanımada önemli bir kaynak oluşturdu. Yazar, kalp-damar hastalığından ötürü 1910’da hayatını kaybetti.