Pazar Güneşi’nde, Cemil Kavukçu’nun ilk öyküleri var. Buradaki öykülerin büyük bölümü, 1983 yılında, yine bu ad altında yayınlanmıştı. O baskının dışında kalan üç öyküyü de bu kitaba eklerken, yazar, öykülerin tümünü yeniden gözden geçirdi. Kitaba adını veren Pazar Güneşi adlı öykünün Cemil Kavukçu için ayrı bir anlamı var: Yazdığı ilk öykü. Ancak, gelecekte Cemil Kavukçu’nun öyküye getireceği özelliklerin ipuçlarını taşıyan bir öykü. Aynı yalın anlatım, aynı titiz dil yapısı, aynı sağlam kurgu: Bunlar, bu usta öykücümüzün daha yolun başındayken bile öykülerine yerleştirdiği nitelikler. Küçük dünyalar, kıstırılmış yaşamlar, toplumun kıyısında yaşayan insanlar: bütün bunlar Cemil Kavukçu’nun ince bir duyarlılık, keskin bir gözlem gücüyle sunduğu kesitler; daha sonra başka yollara açılıp genişleyen öykücülüğünün ana izlekleri. Cemil Kavukçu, bildiği, tanıdığı dünyaları, insanları yazıyor; bilmeyenlere, tanımayanlara okutup sevdiriyor, benimsetiyor. Değerli eleştirmenimiz Fethi Naci’nin deyişiyle: "Cemil Kavukçu elini neye değdirse öykü oluyor." Son yılların en başarılı öykücülerinden birini tüm yapıtlarıyla tanımak isteyenler için iyi bir başlangıç Pazar Güneşi.