Platon’un Kriton diyaloğu, Sokrates’in Savunma’sının doğal devamı niteliğindedir. Savunma Atina halkıyla yapılan aleni bir sohbet iken, Kriton, Sokrates ile onun en yaşlı dostu Kriton arasında büyük mahremiyet içinde yapılan bir sohbettir. Sohbet sadece büyük mahremiyet içinde olmakla kalmaz, Sokrates hapiste olduğu için dünyadan da tecrit olmuşlardır. Buna ek olarak, diyalog başladığında hava hâlâ karanlıktır. Dolayısıyla, harici olarak Savunma’nın karşı kutbundayızdır. Konu: Sokrates, hayatını kurtarmak için hapisten ve elbette Atina’dan kaçmalı mıdır? Daha genel ifade edecek olursak: Yasaya itaatsizlik etmeli midir? Sokrates’in yanıtı şudur: Amasız mamasız yasaya itaat etmelidir.
Kriton’da, Sokrates’in yaşlı dostu Kriton tarafından üstlenilen bencil kurtarma harekatını boşa çıkarmak, onu diğer Atinalı yurttaşlarla uzlaştırmak ve yine Sokrates’in gelecek kuşaklara bırakacağı imajı yönetmek ve şekillendirmek için, Atina Yasalarını nasıl ustalıkla kişileştirdiğini ve ilahlaştırdığını görebilir ve duyabiliriz. Hem Savunma’yı hem de Kriton’u tartışırken, Strauss, Platon’un Sokrates’inin dinleyicisinin kafasını karıştırmak ve okuyucu-izleyicisinin düşünceli farkındalığını tetiklemek için kullandığı sayısız retorik ve şiirsel aracı açığa çıkarmakla kalmaz, aynı zamanda diyaloglardaki argümanın altında yatan ve onları şekillendiren belirli eylemi aydınlatır.