Biz, bu büyük ulusun içinden çıkmış 189 kişiydik. Hani kumsaldan alınan bir avuç kum gibi, bütün bu kumsalın özelliklerini taşıyorduk. Bizim de kalbimiz sevgiye ve sevmeye açıktı. Biz de sevgilinin gözlerini, saçlarını özledik. Romantik bir şarkıda sevgiliyi düşündük, belki ağladığımız bile oldu fakat gözyaşlarımızı gizledik. İyi bir asker olmanın şartları arasında duygusallığın olamayacağını biliyorduk, ama biz de insandık.
Ata’mızı bu ocakta yakından tanımıştık. O’nu yaşarken; daha çok sevmiş, daha çok inanmış ve Kemalist ilkelerin ülkemizi çağdaş uygarlık seviyesine nasıl getireceğini öğrenmiştik. Bu ilkelerden sapmanın, güzel ülkemiz için bir çeşit intihar girişimi olacağına karar verişimizi de belirtmeye çalıştık.
Bu kitap, bir sınıfın Heybeliada’da başlayıp Deniz Kuvvetleri’nde devam eden yaşamının öyküsü, bu mesleğe olan sevginin temellerindeki birlikteliğin vatan aşkına dönüşümünü anlatılıyor.