İnsanları giderek yalnızlaştıran ve anlamsızlık içine sürükleyen yeni yaşam biçiminin yarattığı kaygı, mutsuzluk ve umutsuzluk gibi duygulanımlar, bir beyin hastalığının belirtileriymiş gibi pazarlanmış mıdır?
Aslında hastalıktan değil de yeni yaşam biçiminden kaynaklanan bu duygulanımların giderek toplumları yaygın biçimde egemenliği altına almasını ilaç firmaları bir fırsata mı çevirmiştir?
Depresyon adıyla anılan yeni hastalığın beyindeki biyokimyasal bir sorundan kaynaklandığı savının bilimsel bir dayanağı şimdiye dek gösterilmiş olmasa da yirminci yüzyılın ikinci yarısına ellerindeki yeni üretilmiş antidepresan ilaçlarla giren ilaç firmaları, bu ilaçların satışını yaygınlaştırmak ve artırmak için bir hastalık kurgusu mu ortaya koymuşlardır?
Bu yöndeki kuşkularını açıkça dile getiren araştırmacılar eğer haklılarsa, varlığını kanıtlayan bilimsel bir temel olmadan bir hastalığı tıp alanında kabul ettirmek ve antidepresan ilaçların kullanımını yılda milyonlarca kutuya çıkartabilmek nasıl mümkün olmuştur?
Psikiyatride Aşırı Teşhis ve Tedavi Sorunu’nda, psikiyatrist ve psikanalist Dr. Mutluhan İzmir, bu sorulara, hem bir hekim hem de bir entelektüel olarak cevaplar veriyor. Dr. İzmir, ele aldığı sorunu, psikiyatri tarihinin birikimini gözeterek bağımsız araştırmalardan elde edilen bilgi ve verilerle değerlendiriyor.