Sosyal yapının hassas duyumsamalarını sergileyen roman, her ne kadar kurgusal yapıya sahip olsa da bulunduğu dönemin ve barındırdığı karakterlerin gerçekliğini yansıtır. 18. Yüzyıl sonu Osmanlısında Batılı tarz değişim ve dönüşümler söz konusu edebi türün içerik, kurgusunu şekillendirmiştir. Anlatının kırılma noktası bireyin kendini fark etmesi ve akabinde kendi iç’selliğine yönelmedir.
Birey kendi yüce ben’ini zirvede tutmak ve onu yaşatmak için de her türlü algı yönetimi, yönlendirmesi ve operasyonu yapmaktan kaçınmayarak temsilcisi değeri, manipülasyonu kullanır. Zaman ve mekandan tamamen soyutlanmış insanın yasak olana meyletmesini tetikleyen, diğerlerini yönlendirme isteği uyandıran manipülasyon; kan(dır)manın arzusal tatminsizlik, hırs ve en iyiye kolay yoldan ulaşma sevdası ile ortaya çıkan bir algısal yönlendirme türüdür. Roman türünde kişi, olay ve sembol bazlı manipülasyonlar kurgunun şekillenmesine zemin hazırlar.
1896-1901 yılları arasını kapsayan “büyük ihtiraslar ve ıstıraplar devri” Servet-i Fünun romanlarında zaman ve mekan üstü bir boyuta sahip olan manipülasyon metaforu; kahraman, kurgu ve imge bağlamında yoğun açar ifadeler taşır.