Sovyet dönemi sonrası Rusya’nın en ünlü siyaset bilimci ve jeostratejistlerinden birisi kabul edilen, Avrasyacılık Hareketi’nin önde gelen isimlerinden Aleksandr Dugin’in yazdıkları hem dünyanın hem de Rusya’nın siyasi yönelimlerini, arayışlarını ve çelişkilerini kavramak bakımından göz ardı edilemeyecek önemdedir. Hiç şüphesiz dünyevi meselelerle soyut fikirleri mukayese eden Dugin’i herhangi bir entelektüelden ayıran en önemli yönü ise teorik birikimi ve bu özelliği ile Rus yönetici elitleri arasında oynadığı etkin roldür.
Aleksandr Dugin’in siyasi serencamını ve ülke idealinin ilginç bir portresini sunan Putin’e Karşı Putin kitabı, Rusya’yı yadsınamaz bir gerçeklik hâline getiren Vladimir Putin döneminin eleştirel bir değerlendirmesidir. Bu anlamda yazarın, hem dostlarını hem düşmanlarını şaşırtan Putin’in ortaya çıkışından ideolojisine, zor sınavlarından jeopolitiğine, kendisine yöneltilen eleştirilerden kırılganlığına, muhafazakâr devrimden renkli devrimlerin jeopolitiğine uzanan çok değişik konulara ilişkin Rus merkezli jeopolitik çözümlemeleri, eseri herhangi bir uzmanın teknik metninden farklı kılıyor. Umut ve hayal kırıklığının basit bir şekilde birbirlerinin yerine geçmediğini, birbirlerini takip ettiğini veya hatta bazen birlikte var olduklarını savunan Dugin, bu savına uygun bir özgün kuramsal yaklaşım örneği sunuyor. Ayrıca bu çalışma, çok kutuplu dünya düzeni arayışları çerçevesinde
dördüncü siyaset teorisinin neleri içerdiğini ortaya koyuyor.
Putin’e Karşı Putin, Putin’i ve Putin’in Rusya’sını mercek altına alarak birbirinden çok farklı gelişmeleri kendine has bir biçimde harmanlamakla kalmıyor. Aynı zamanda Aleksandr Dugin’in temel tezlerini “imkân, kapıların açılması, kurtuluş, yarım kalmışlık ve dönemeç” olarak gördüğü Putin üzerinden kavramayı sağlıyor.