Esat Namal ‘kendi içine yürüyen ama saatler boyu kimseye rastlamayan’ geçmişine bir mektup yazıyor gelecekten. Kişisel tarihinin sınırlarını, mazi ülkesinin hudutlarıyla birleştiren yazar, okuru da bu hüzünlü ama güzel yolculuğa davet ediyor. Bir hastane odasında başlayan ve biten hayatlarımız gibi, bizi sonunda ruhtaki seslere varmak adına cesaretlendiriyor, o garip ve tuhaf sessiz evdeki huzuru hatırlatıyor.
Bir tıbbî onkoloğun gözünden ömrümüzün EKG’sini çeken Esat Namal, tüm bunları yaparken; bazen basketbol oynuyor, bazen şarkı söylüyor ama en çok hep aynı filmin o sahnesinde duygulanıyor.
Rastgele; nakaratını okurun kendisinin bulduğu ve bu çağda hâlâ leyleklere, kozalaklara, düşlere inananlara uzanan bir şarkı.
Elinizdeki bu kitap; bir çocuk, bir delikanlı, bir adamın uzun yalnızlığı ve kendisine olan göçü.