Refet’te yoksul ve çirkin addedilen genç bir kadının on dokuzuncu yüzyıl sonundaki olgunlaşma hikâyesine tanıklık ediyoruz. İstanbul’un zengin ve yoksul mahalleleri, aile ve dayanışma ilişkileri üzerinden sunulurken bu sosyal ağın tam ortasındaki Refet, birbirleriyle sürekli çatışma halinde olan aklı, gönlü, bedeni, fikirleri, duyguları, tutkularıyla tasvir ediliyor. Büyük bir yoksulluk içinde yaşayan ama kolaycı çözümlere gönül indirmeyen idealist Refet’in hikâyesi sanatla ve diğer kadınların deneyimleriyle de kesişiyor.