İsmini, içinden doğan membalardan almış, tarihin ve talihin yüzüne pek gülmediği Orta Çağ’ın önemli yerleşimlerden birinin ismidir Resulayn... Arapların el-Cezire olarak tanımladıkları Mezopotamya’daki stratejik konumuyla bu şehir, tarıma elverişli geniş toprakları ve bunlara hayat veren doğal su kaynaklarıyla insanlar için son derece cazip bir çekim alanı olmuştur. Eski Çağ’dan başlayarak Orta Çağ boyunca devam eden çekiciliği farklı milletleri bu coğrafyaya yöneltmiştir. Şehirde Hurriler ile başlayan medeniyet serüveni Mitanniler, Hititler, Asurlular, Aramiler, Babilliler ve nihayet Perslerle devam etmiştir. Büyük İskender’in bakiyelerinden olan Selevkoslardan sonra yüzlerini doğuya çeviren Romalılar, bölge hâkimiyeti için Perslerle uzun sürecek bir mücadeleye girişmiştir. Gerek bu dönem gerekse bundan önceki dönemlerde hemen hemen her fırsatta talan edilen Resulayn, İslam fetihlerinden sonra da bu talihsizliğini üzerinden atamamıştır. Elinizdeki kitapta, talihsizliği tarihsel bir vakıaya dönüşen Resulayn’ın hikâyesini okuyacaksınız.