Romantizm ilkellik ve saflıktır; gençliktir, yaşamdır; doğal insanın coşkulu yaşam duygusudur. Fakat aynı zamanda solgunluk, ateş, dekadans ve "yüzyılın hastalığı"dır. Romantizm ölümdür. O yaban, grotesk, mistik, doğaötesi, ay ışığı, büyülü şatolar, devler, akan su, karanlık, akıldışılık ve söylenemeyendir. Aynı zamanda aşinalık, gelenek, doğanın gülen yüzündeki neşedir. Romantizm antik, tarihsel, gotik katedrallerdir. Yeniliğin peşinde olmak, devrimci değişim, şimdiyi yaşama tutkusu, bilgiyi reddediş, geçmiş ve gelecek, zamansızlığın bilincidir. O nostalji, rüya, tatlı ve acı melankoli, yalnızlık, sıla hasreti, yabancılaşma duygusudur. Enerjidir, güçtür, iradedir; ama aynı zamanda kendine eziyet etmedir, kendini tüketmedir ve intihardır. Romantizm, tekil olana sadakattir. Hem güzel hem çirkindir. Hem "sanat için sanat" hem "toplumsal kurtuluşun aracı olarak sanat"tır. Güç ve güçsüzlük, bireycilik ve kolektivizm, devrim ve karşıdevrim, barış ve savaş, yaşamı sevmek ve ölümü istemektir. Hem Tanrı’ya inanmak hem ona isyan edecek gücü kendinde bulmaktır. O dinin estetize edilmesi, sanatın ilahileştirilmesidir. Romantizm bir muammadır.