Romeo, Juliet ve Karanlıklar, Nazi zulmünün doruk noktasında, iki gencecik insanın son derece masum aşkını konu alan bir roman. Prag... 1942... Bir yanda kentin sokaklarında olan akıl almaz olaylar, tarihin en acımasız katillerinden SS İşgal Valisi Heydrich’e yapılan suikast, Nazilerin korkunç intikam hareketleri, her yerde kol gezen Gestapo muhbirleri; diğer yandaysa ne pahasına olursa olsun birbirlerini korumaya çalışan Pavel ve Esther, çölün ortasında küçük bir vaha olan bir Prag odasının dört duvarı... Peki aşıkların büyük bir saflıkla karanlığı uzak tutmasını diledikleri bu dört duvar, yeterince sağlam mı?
Hem Esther, hem de Pavel’in eylemleri, kendileri farkında olmasalar da kahramancadır. Karanlığı yok etmek için çabalayan dünyanın bir parçasıdırlar. Saf duyguları, cesur tavırları, faşizm önünde diz çökmeyen dürüst ve onurlu insanların kahramanlıklarının ortak özelliklerini gösterir.
Jan Otčenášek’in, oldukça etkili bir dille yazdığı romanında mitoloji, edebiyat ve tarihten birçok referans bulunması, esere ayrı bir derinlik katıyor. Yazar, romana verdiği isimle de Pavel ve Esther’in aşkını, fedakarlıklarını ve etraflarını saran faşizmin karanlığını, Romeo ve Juliet’in aşkına ve ailelerinin anlamsız düşmanlığına benzeterek analoji yapıyor.