Rosa Luxemburg, 19. Yüzyıl sonları ve çalkantılı 20. yüzyılın başlarına damgasını vurmuş çok güçlü bir isim… Onun gücü, parlak zekası etrafında biçimlenen teori ve pratik eylemde kendini belli eder. Rosa, bitmez tükenmez bir enerjiyle proletaryanın kurtuluşu için mücadele etmiş, bu yolda kalemini ucu keskin bir araca dönüştürebilmiştir.
Her eylem ve her tarihsel durum, R.Luxemburg için Marksizm’in temel ilkeleri ışığında hem öğrenilmesi ve de öğretilmesi gereken derslerin ve çalışmaların önünü açmıştır. O nedenle Rosa, Marksist teorinin önemli düşünürleri arasında bir kadın ve işçilerin önder öğretmeni olarak da apayrı bir yere sahiptir. Aşka, sevgiye, sanata, müziğe, edebiyata, botanik ve zoolojiye, coğrafyaya, geziye verdiği önem onun sınıf kavgasıyla etle-tırnak gibi bütünleştirdiği bir yaşama biçimidir.