Ruhun Yalnızlığı, köklü yalnızlık deneyiminin hayatımızda ortaya çıkışının iki temel biçimi, içsel yalnızlık, yaratıcı yalnızlık ile acılı yalnızlık, tecrit-yalnızlığını ve bunların günlük hayatta, acıda, korkuda, yitirdiğimiz mutluluklarda, mistik hayat deneyimlerimizde ve şiirsel, psişik acı, hastalık, yaşama ve ölme deneyimlerinde birbirine nasıl bağlanıp ayrıştığını ele alıyor. Yalnızlık, Eugenio Borgna'nın dediği gibi, hayatımızın yok edilemeyecek bir koşuludur. "Günümüzdeki anlayışın mutluluk kaynağı olarak kabul ettiği şeyler her fırsatta, her durumda ve her yolla istenmekte ve aranmakta; bazı ilaçlar, bazı antidepresanlar da, çoğu zaman işe yaramaz birer havai fişek olmaktan öteye gidemeyen, zafer haline getirilmiş bir mutluluğa ulaşmanın aracı ve yolu olarak kullanılmaktadır. Bunu da, mutsuzluk ve depresyona yol açan sonsuz hayal kırıklıkları ve tatminsizlikler izlemektedir; bunun nedeni de, anlamlı, derin, büyük mutluluklar gibi, uçup kaçıcı, ancak bir sabah süren, ardında sadece küller bırakan, görünüşten ibaret, küçük mutlulukların da olmasıdır."