Ben Türkçe bilmiyordum. Sabahlari hoca içeri girerken Türküm doğruyum çalışkanım diyordu ya elhamdülillah diyordu bilmiyorum ne ben bunlari itiraz ettim yapmadım. Ben dedim ben Hıristiyanım. Valla Hıristiyanlıkla da anladığım bir bok yoğtu yani. Fakat Hıristiyanım dedim yapmadım. Diğer köylerde bütün Süryani çocuğlari söylüyor ben söylemedim. İnat oldu hoca beni çoğ dövdi ondan sonra bağtım olmuyor babama şikâyet ettim. Babam muhtar öğretmeni çağırdiler. Öğretmene dedi vallahi billahi tillahi Hıristiyanlara bir tokat daha vursan seni paramparça edecağam.Daha kimse yokken onlar bu topraklardaydı.Mezopotamya’nın kadim halklarından olan Süryaniler binlerce yıllık geçmişe dayanan bir uygarlığın taşıyıcısı olarak dar zamanlardan geçtiler. Zorluklara rağmen, ayakta kalmaya, dinlerine ve dillerine sahip çıkmaya devam ettiler. Ama çoğu zaman yok hükmündeydiler. Gözden uzak tutuldular ve sesleri duvarlar arasında kısılı kaldı.İsa’dan önceki çağlardan bu yana Süryaniler farklı halklar, uygarlıklar ve coğrafyalar arasında köprü oldular. Ama bu köprüden geçenlerin ayakları altında ezildiler de. Öldüler, sürgün edildiler, dinleri ve dilleri hor görüldü.Seslerinin işitilmesi, dertlerinin bilinmesi ve uygarlıklarındaki zenginliğin, çokrenkli bir anlayışla hissedilmesi gerek. Bunun ihmali, bu coğrafyanın ve insan hallerinin ihmalidir.Süryaniler hakkında önemli bir eksikliği gidermek için yola çıkan Mutay Öztemiz, alan çalışmasına ve bire bir görüşmelere dayanan, yoğun bir araştırma gerçekleştirdi. Uzun yılların ürünü olan bu kitap, Süryanilerin çağlara dayanan derin uygarlığını ve göğüslediği zorlukları önümüze seriyor.