Yazar, bu romanında yine insanı ele alıyor ve insanın hayatta yol alırken koşulların mı yoksa insanın mı belirleyici olduğuna değiniyor. “Kendini ve doğayla olan ilişkisini yeniden yazacak. Doğaya zarar vermeden, doğayla uyumlu yol alacak ama görüyorum ki tüm virüsler gibi o da yerleştiği vücudu öldürdüğünün, dahası kendisinin yok olacağının farkında değil. Anlayacağın benim çözümüm unutmak ve yeni bir başlangıç.” sözleriyle kahramanının yaşamından yola çıkarak çözümün pek de kolay olmadığını dile getiriyor.
Çıkar çatışmalarının gezegenin ölümünde büyük rol oynadığını belirten yazar, aidiyet duygusunu gezegeni düzeye çıkaramayan insanın yol açtığı zararları dile getiriyor. “Dünyanın en zor işi insanı anlamaktır, çünkü bilincini devreye sokmadıkça hırpalanan kum tanecikleri gibi yer değiştirecektir. Koşullara yön veren değil, koşullara göre şekil alan olarak kalacaktır.” sözleriyle insanoğlunun artık aklını devreye sokması gerektiğini vurgular ama bir yandan da insanoğlunun aklının bu düzeyin çok uzaklarında olduğunu anlatarak umutsuzluğunu dile getirir.
Bir yanıyla fantastik olan roman, diğer yanıyla insanı insan yapan en değerli özelliği, duygusallığa tutunur. Yerelliğin çıkara dayalı olduğu dünyada hem insanı hem de gezegenimizi kurtaracak arayışın peşine düşer. Arayışı kahramanı adına “Kapıyı açtım, üç dakika sonra bahsettiğim sokaktaydım ve insanlık adına umutsuzum.” sözleri ile bitirir romanını.