Said Halim Paşa’nın yaşadığı II. Meşrutiyet Döneminin düşünce dünyası; “karşı karşıya kaldığımız sorunları, kendi tarihî mirasımızın imkânlarını seferber ederek mi yoksa Batılılaşarak mı çözebiliriz?” sorusu etrafında şekillenmişti. Paşa bu tartışmaya hem Batı tecrübesini hem de burayı bilen bir şahsiyet olarak katılmıştı.
Mehmed Âkif’in ifadesiyle o “ümmetin en büyük mütefekkirlerinden birisi”dir. Batı’yı çok iyi bilir ancak İslami geleneğe de hakimdir. Üstelik hem ciddi bir tefekkür insanı hem de devletin en zor zamanlarında çok çeşitli kademelerde icra görevi üstlenmiş birisi olarak düşüncelerini uygulamada da tecrübe etme imkânı elde etmiştir. Bu özellikleri, onun farklı beslenme kaynakları ile kurduğu irtibata ve meseleleri ele alışındaki özgüvenli tutuma doğrudan yansımıştır.
Bu kitap bugün de sıklıkla tartıştığımız pek çok konuda öncü bir fikir insanı olarak Said Halim Paşa’yı yeniden gündeme getirmeyi amaçlamaktadır. Kitabı okuyanlar onun önerilerinin ve değerlendirmelerinin ne kadar sahih ve uzun ömürlü olduğunu kolaylıkla görebilirler.