"Gelecekten daha büyük, daha tehlikeli serüven var mı?
Çaresizim: Şimdilik hayata itaat edeceğim. Sonrası? Kim bilir belki kendimi ikna edecek şöyle varlıksal, yazara yakışan bir
neden bulurum. O sırada aklıma geliyor. Eğer insan kendi ahlâkını yaratabiliyorsa, neden nedenini de y aratamasın?"
Onu tanıyorsunuz; adı Sadık Demir. Yağışlı bir kış sabahında yüreğinde onu donduran bir acı var. Ağlayamıyor. İçi sanki
buzla kaplı… Sadık, onu ele geçirip suçluluk duy gusu yükleyen bir sükûnetin içinde, intikamının peşine düşecek.
Mehmet Eroğlu’nun kült karakteri özel dedektif Sadık, “sakin adam” rolüyle atıldığı bu on günlük serüv ende birbirinden
değişik karakterlerle karşılaşıyor: Bir kumarbaz, bir r essam, ünlü ve başarılı bir iş insanı, sav aş sanatları uzmanı bir
kadın... Bu karakterleri birbirine bağlayan üç yıl önceki bir ölüm. İlk bakışta nedeni basit görünen cinay etler, aslında üç
yıl önceki bu ölümün te tiklediği olaylarda gizlidir...
Sakin Adamın On Günü, şanssız rastlantıların, yanlış zamanda yanlış yerde olmanın trajik sonuçlar doğurabileceğinin de hikâyesi… Mehmet Eroğlu ilmiği yavaş yavaş sıkıyor ve biz okurların elinden say fa çevirmekten başka bir şey gelmiyor. İntikam bir çeşit nefsi müdafaa mıdır? İşte soru bu.