Batı sanatı tarihinde adı “altın harflerle” yazılan bir ressam. Kelimenin tam anlamıyla bir dekoratif desen ve kompozisyon virtüözü. Kedilere ve kadınlara düşkünlüğüyle bilinen özgün bir kişilik. Müziğe, doğaya, renklere gönül vermiş hassas, en az o kadar da hırçın bir ruh:sanatıyla, skandallarla, entelektüel tavrıyla, bir devre damgasını vuran Sezesyon grubundaki yeriyle, genç sanatçılara verdiği destekle ve hatta giyimiyle, yaşadığı dönemde başta anavatanı Avusturya olmak üzere kıta Avrupası’nda kendinden sıkça söz ettiren Gustav Klimt.
Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti İstanbul’u da etkisi altına alan Art Nouveau’dan ve yirminci yüzyıl sanatında önemli etkileri olan Sembolizm’den yola çıkarak geliştirdiği resim diliyle erotizmi buluşturan Klimt, Bizans sanatından, vitraylardan, cam işçiliğinden, kuyumcuların incelikli hünerlerinden ilham alıyordu. 1900’lü yıllarda Avrupa’nın önemli kültür başkentlerinden biri olan Viyana’da ki sanat ve tasarım camiasının önde gelen isimlerindendi. Kentin biraz dışındaki atölyesinin kapıları özellikle genç sanatçılara açıktı. Erotik resimleriyle dikkatleri üzerine toplayan Klimt, sanatta kadın bedeni ve cinselliğinin betimlenmesine dair farklı bir bakış açısına sahipti.
Hayalperest Yayınevi’nin “Sanatın Büyük Ustaları” serisinde yer alan bu kitap, Gustav Klimt’in hayatını, onu neredeyse efsane kılan dünya görüşünü ve sanat anlayışını mercek altına alıyor. Gerek çok bilinen gerekse gölgede kalan eserlerine yönelik açıklayıcı notların da bulunabileceği kitap, okurun hem Klimt hem de onun modadan müziğe kadar ilgi duyduğu her konunun sanatına yansımaları hakkında da fikir edinmesini sağlıyor. Ayrıca yirminci yüzyıl Batı sanatında Viyana kentinin güçlü etkisini yansıtan bilgiler de sunuyor.