Ünlü çizgi romanların yaratıcılarının, yayınevlerine bağlı anonim çalışanlardan adı ve üslubu bilinen sanatçılara dönüşme süreçleri nasıl gerçekleşti? Pop Art sanatçıları çizgi roman imgelerini alıp kullandıklarında çizgi roman dünyasının buna tepkisi ne oldu? Ne oldu da eski çizgi romanlar ucuz basılı malzemeden koleksiyonluk nesnelere dönüştü? Çizgi romanlar müzelere nadiren de olsa “kabul edildiğinde” bu hangi koşullarda gerçekleşti? Bütün bunlar bize hem sanat dünyası hem de çizgi roman dünyası hakkında ne söyler?
Eskiden, yüzeysel bakıldığında, çizgi roman ile “yüksek” sanatlar arasındaki ilişki basit görünürdü; çizgi romanlar ve bant karikatürler ilham kaynağı olabilseler de, başlı başına “geçerli” sanat nesneleri sayılmazlardı. Bu geleneksel ayrım aşınmaya başlamasına karşın, çizgi roman ve sanat dünyaları son derece farklı sosyal alanları kaplamaya devam ediyor.
Elinizdeki kitap çizgi roman ile müze, müzayede evi, sanat basını gibi en önemli sanat dünyası kurumları arasındaki ilişkiyi inceliyor. Bart Beaty’nin çalışması iki soru üzerinde yoğunlaşıyor: Çizgi roman 20. yüzyılın büyük bölümünde sanat tarihinden niçin dışlandı? Çizgi roman üretiminin şimdi sanat dünyasıyla daha yakın doğrultuda olmasının anlamı nedir? Bu ilişkiye ilk kez kültür sosyolojisinin merceğinden bakan ve Amerikan çizgi roman dünyasına odaklanan Beaty, çizgi roman formuna yönelik tamamen yeni bir yaklaşımı ortaya koyuyor.