Estetik, felsefe hatta siyasetin konularından biri olarak kabul edilen sanat, ekonominin de ilgi alanına giriyor. Bir piyasa olarak sanat, 1970’li yıllardan itibaren dikkat çekici şekilde öne çıkan bir araştıma ve inceleme konusu olsa da, sanat piyasasının kökleri aslında antik döneme kadar dayanıyor. Sanat eserinin bir yatırım aracı olarak yatırım portföylerine girmesi ise yine 1980’li yıllardan itibaren başlıyor. Üstelik sanat eseri yalnızca finans sektöründe değil, emlak sektöründe de bir artı değer olarak ele alınıyor.
Akademisyen Ekonomist Aylin Seçkin’in yazdığı Sanatın Ekonomisi, bir meta olarak sanat eserinin sanatçının atölyesinden çıkıp koleksiyoncuya ulaşması ve gerek müzayedeler gerekse galeriler yoluyla el değiştirerek satılmasının ardında işleyen ekonomik sistemi anlaşılır bir dille açıklıyor. Sanat eserinin sahip olduğu ekonomik değeri, para piyasalarındaki yatırım gücünü, farklı coğrafyalardaki sanat piyasalarını, kripto piyasalarda sanat satışını ele alan Sanatın Ekonomisi, yalnızca sanat ekonomistlerinin değil, sanat tarihçilerinin, kuramcıların, sanatçıların, galericilerin, müzayedecilerin, koleksiyoncuların ve tüm sanat severlerin aklına gelebilecek sorulara ışık tutuyor.