Alman edebiyatının en üretken yazarlarından olan Wilhelm Jensen'in Gradiva adlı romanı özellikle Freud'un bu kitapla ilgili çözümlemesinden sonra daha çok tanındı. Gradiva, Freud'un bir edebiyat yapıtının ruhçözümsel yöntemle ele alınışının basılı ilk ve en kapsamlı örneğini oluşturur. Daha önce Conrad Ferdinand Meyer'in "Die Richterin" ("Yargıç Hanım") adlı öyküsü üzerine kısa bir çözümlemeyi bir mektupla Fliess'e gönderdiğini, Düşlerin Yorumu'nda Kral Oidipus ve Hamlet metinlerini kısaca ele aldığını biliyoruz. Ama hiçbiri Gradiva'yı ele alışındaki ayrıntılılığa sahip değildir. Freud Gradiva'daki aşk öyküsünden yola çıkarak düşten sanrıya giden yolu ve sanrının iyileştirilmesinin yöntemini irdeler. Bu arada her zaman olduğu gibi yaratıcı sanatçının bilim adamından önde oluşuna duyduğu saygıyı hattâ hayranlığı sergiler. Aynı zamanda her sanatsal ürünün otobiyografik olma özelliğinden yola çıkarak öykünün Jensen'in iç dünyasına açılan bir kapı olduğunu ima eder. Bu arada ilk aşk nesnelerinden geri çekilen libidonun bilimi nasıl da yarattığının altını çizer. Ama insanın inasana olan aşkının da ihmal edilemeyecek denli önemli olduğunu belirtmeden edemez. Gradiva'ya gelince onu Fuzuli zamanında özetlemişti zaten: "Aşk imiş her ne var âlemde ilm bir kıyl ü kal imiş ancak."