Sosyolojinin bağımsız bir sosyal bilim dalı olarak ortaya çıkmasında büyük rolü olan Georg Simmel (1858-1918), bu olağanüstü yoğun metinde, yaşadığı çağın felsefi ve kültürel gündemini derinden etkilemiş iki büyük filozofu ve onların modern Alman düşüncesi üzerindeki etkilerini inceliyor. Simmel, Arthur Schopenhauer ve onun pek çok bakımdan en radikal takipçisi ve en sert eleştirmeni olan Friedrich Nietzsche’nin hem benzerlik ve süreklilik, hem karşıtlık ve kesintilerle dolu entelektüel etkileşimini büyük bir yetkinlikle değerlendiriyor. Simmel, kötümserliğin peygamberi kabul edilen Schopenhauer hakkındaki genel kanaati sarsan yorumlarının yanı sıra, Nietzsche’nin Hıristiyanlık ve Tanrı-sonrası bir dünyada yeni bir ahlak öğretisi kurma çabasına, “üstinsan”, “soyluluk” ve “bengidönüş” temalarına da odaklanarak zihin açıcı yorumlar getiriyor. Emre Güler’in duru bir Türkçeyle ilk kez dilimize kazandırdığı Schopenhauer ve Nietzsche, bu iki büyük isimle beraber bir felsefeci olarak Georg Simmel’in de zihin dünyasını anlamamızı mümkün kılan çok kapsamlı, entelektüel bakımdan görkemli bir eser.