Bizans ve onu izleyen kısa bir Venedik yönetiminden sonra, dört yüzyılı aşkın bir süre Osmanlı yönetiminde kalan Selanik, sadece kozmopolit bir Balkan liman şehri değildi. Şehre hâkim rengini veren, büyük bir sefarad Yahudi cemaati burada yaşıyordu. 1850’den sonra Selanik, Osmanlı İmparatorluğu’nun en canlı merkezi oldu. II. Meşrutiyet’in ilânıyla sonuçlanacak süreç burada başladı.
Bu kitapta Selanik’in “altınçağı” olan dönem ve bu dönemin sona erişiyle ilgili farklı bakış açıları, değişik kesitler bulacaksınız.
“Selanik, 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, yavaş yavaş, reformcularla saltanat yandaşlarının kıyasıya mücadele ettikleri, çürüyen bir Osmanlı İmparatorluğu’nun en dinamik kutbu haline gelir. Doğu’yla Batı’yı birleştiren kavşak olarak, modern Avrupa’nın bilgilerine, tekniklerine, düşüncelerine ve adetlerine açılır ve
yüzyıllardır süregelen uyuşukluğundan sıyrılıp ateşli bir inşaat alanına dönüşür. Bu inşaat alanında farklı farklı topluluklar çalışsa da, başlıca zanaatkârlar, Fransızca’nın egemen olduğu yeni bir eğitim sistemiyle ‘yeniden doğan’ Yahudilerdir.”
- Gilles Veinstein