“O devirde bir fikir ve kalp coşkusu, bireylerden topluma, toplumdan memleketlere, memleketlerden bütün vatana sirayet ederek düşüncelerin, suskun ve durgun cereyanların kaynaklarını ihlal ediyordu. Edebiyatla baş başa kalmak için bütün vatanda huzurlu bir köşe yoktu. Bu hallerin karşısında, ortamın etkisiyle geçirdiğim şiddetli, yakıcı, yıkıcı bir asabi hayat içinde yazı masamın önünde şiir ilhamının fikri ödüllendirip şereflendirmesini beklerken kapımda hafiyelerin ayak seslerini, penceremden beni gözetleyen kaplan bakışlı gözlerini görürdüm. Çünkü Sergüzeşt’e esaret aleyhinde başlamış ve ‘hürriyetine’ diyerek son vermiştim.”
-Samipaşazade Sezai
Recaizade Mahmut Ekrem ve Abdülhak Hamid Tarhan’la birlikte döneminin en önemli edebiyatçılarından biri olan Samipaşazade Sezai, Sergüzeşt’te Kafkasya’dan kaçırılarak İstanbul’da zengin konaklarına satılan Dilber’in acı macerasını anlatır. Hüzünlü aşk hikâyeleriyle de zenginleşen romanda yazar, toplumumuzda yakın bir zamana kadar sürmüş olan esirlik gerçeğiyle yüzleşmemizi sağlar. Sergüzeşt’i açıklamalı notlar, resimler, haritalarla zenginleştirerek ve günümüz Türkçesine uyarlayarak yayımlıyoruz.