Osmanlı İmparatorluğu’nda II. Abdülhamid dönemini güvenlik politikaları ve coğrafi mobilizasyonun kontrolü ekseninde yorumlamaya çalışan bu kitap pasaport, mürur tezkeresi ve otel düzenlemeleri ve uygulamaları ekseninde modern devlet inşa sürecini inceliyor.
Araştırmasını Osmanlı belgelerine ve modern devlet sosyolojisi tartışmalarına dayandıran yazar, II. Abdülhamid’e özgü olduğu düşünülen güvenlik politikalarını modern devlet tartışmaları içinde ve küresel bir eşzamanlılıkla değerlendirerek söz konusu düşünsel eğilimi sorguluyor. İstanbul’da yaşanan Bab-ı Ali Yürüyüşü, Kumkapı Nümayişi, Osmanlı Bankası Baskını, Selanik’te meydana gelen Osmanlı Bankası Bombalaması ve kentin diğer yerlerindeki bombalama eylemleri, demiryolu sabotajları, zabtiye memurlarını hedef alan suikast girişimleri ve son olarak da başarısızlıkla sonuçlanan II. Abdülhamid suikastı Osmanlı devlet elitlerinin tehdit algısı ve bu eksende şekillenen güvenlik politikaları açısından önemli tarihsel olaylar olarak ele alınıyor. Bu bağlamda Avrupa’da kendini gösteren anti-anarşist önlemlerin Osmanlı’da da uygulanması arasındaki ilişki tartışılmaya çalışılıyor.
II. Abdülhamid dönemi boyunca uygulanmaya çalışılan sıkı pasaport rejimi, özellikle İstanbul’a giriş çıkışların kontrolu ve şüpheli şahısların izlenmesi gibi güvenlik önlemleri devletin neyi tehdit olarak gördüğü, bu unsurlara ya da durumlara ilişkin nasıl bir söylem kurduğu ve bunlara ilişkin hangi uygulamalarda bulunduğu soruları çerçevesinde tartışılıyor.