Toplumsal cinsiyet adaletsizliğinin ve ailenin ataerkil yapısının farkında olan düşünürler bile, aile yaşamının özünün adaletin üstünde veya ötesinde olduğu gerekçesiyle adaleti sevgi dolu ilişkiye yönelik bir tehdit olarak görmüşlerdir. Aile içi yaşamda adalet talebinin aileleri kendilerine özgü sevgi dolu karakterinden mahrum bırakacağına inanılmıştır. Müzakere edilmiş düzenlemelerin soğuk egoizminin, aileyi ayakta tutan sevgi bağlarının yerini alması durumunda ailenin dağılacağı iddia edilmiştir. Ailede adaletten ziyade sevgi, şefkat ve yardımseverlik gibi nitelikler arandığından adalet ile sevgi arasında keskin bir karşıtlık ya da bir gerilim olduğu düşünülmüş ve adaletin aile hayatını yönetmesi gereken değerler arasında yer alamayacağı savunulmuştur. Bunun yanı sıra, devletin aile kurumunun iç işlerine müdahale etme, iç yaşamını yönetme gibi bir hakkı olmadığı öne sürülmüştür. Ayrıca, ailelerin de aile ve bakım işlerine dair meselelerin bir adalet meselesi olarak ele alınması konusunda isteksiz olacağı varsayılmıştır. Bu düşünceleri savunarak aile kurumunu adalet teorilerinin merkezine dahil etmeyen liberal adalet teorileri, cinsiyetler arasında büyük yapısal eşitsizlikler içeren cinsiyete dayalı ayrımlar üzerine teorilerini inşa ettikleri gerekçesiyle yoğun bir şekilde eleştirilmiştir. Peki, liberal bireyci adalet paradigmalarının karşısında konumlanan, eşitlik ve dağıtım yerine farklılıkların tanınmasına vurgu yapan Axel Honneth`in tanınma teorisinde, tarihsel olarak süregelen ataerkil ve cinsiyetçi kabul ve uygulamalardan türeyen adaletsizlikler acaba göz önünde bulundurulmuş mudur yoksa liberal adalet teorilerinde olduğu gibi yine göz ardı mı edilmiştir? Onun tanınma teorisi, acaba toplumsal cinsiyet adaletsizliğini bertaraf etmeye yönelik bir kapı aralıyor mudur? Elinizdeki kitap, bu soruların cevabının aranması amacıyla kaleme alınmıştır. Bu soruların cevapları, Frankfurt Okulu`nun günümüzdeki temsilcilerinden olan Alman düşünür Axel Honneth`in tanınma teorisi ve Amerikalı siyaset teorisyeni Iris Marion Young`ın yapısal adaletsizlik yaklaşımı üzerinden aranmıştır.