“Demek ki biz, zavallı insanlar, kalplerimizin elinde birer baziçeden başka bir şey değiliz. İyi geçen bütün bir hayat, uzun manevi perhizler, senelerce yerleşen esaslar bazen bir kadının parlak gözleri için altüst olabiliyor. Yoksa herkes metin de, ben ayrıca böyle zayıf mı doğmuştum? Bununla beraber esaslarıma, zevceme ihanet edecek bir şey yapmamıştım değil mi? O kadar elim arzular, iştiyaklarla manen ve maddeten hasta olacak kadar ezilmiştim de yine Seviye’ye bir şey söylememiştim.”
Seviye Talip yapısı, kurgusu ve karakterleriyle Halide Edib’in en başından beri kısa hikâyeler ve makalelerin ötesinde bir roman yazarı olduğunu gösterir. Halide Edib’in korkusuzca yazdığı bu roman, politika ve aşkı bir arada barındıran bir Verdi operası gibidir. Bu romanda İkinci Meşrutiyet, 31 Mart Vakası, kanlı ayaklanmalar bir tarafta, yeni Türk kadını, modernleşme, medeniyet tartışmaları diğer taraftadır. Ortada ise tüm zayıflıkları ve arzularıyla insan vardır.
İclal Vanwesenbeeck