Her güzel, asıl Güzel’den payına düşeni alır. Böylelikle ömrü yettiğince güzel olarak kalır.
Prömiyeri Atatürk Kültür Merkezi’nin yeniden açılışında yapılan Sinan operası, tarihimizden bir kesiti Batı medeniyetinin en yüksek anlatımını bulduğu opera formunun estetiği içinde ele almayı başarıyor. Bunu yaparken; “kendimize dışarıdan, beynelmilel zenginliklere ise yabancı gözle bakmamak” düşüncesini bir hareket noktası olarak değerlendiren Bertan Rona, medeniyetimizin temelinde yer alan “tevhid” kavramını, eserinin kurucu ilkesi olarak tanımlıyor.
Süleymaniye Camii inşasının yedi yıl sürmesi sebebiyle saray çevresinde oluşan beklenti ve tereddütün yarattığı gerilim etrafında örülen libretto, dönemin ruhuna, ölümsüz bir sanatçı olarak resmettiği Mimar Sinan’ın gözünden bakıyor.
Mozart ve Wagner librettolarından sonra opera serimizin dördüncü kitabı olarak yayımlanan Sinan, günümüz Türk operasının seçkin bir metni olarak okurla buluşuyor.