Ian McEwan Siyah Köpekler isimli bu romanında, bir yandan ideolojik ve duygusal açıdan birbirinden çok farklı iki insanın her şeye rağmen azalmayan aşklarının izini sürerken, bir yandan da savaş karabasanlarından kurtulmaya çalışan Avrupa’yı bekleyen geleceğin portresini çiziyor.
June ve Bernard Tremaine, İkinci Dünya Savaşı’nın ardında bıraktığı zorlukları aşmaya çalışan bir dünyada, kendi ideallerine tutunmuş bir çifttir. Ancak June’un hayatı, balayında siyah köpeklerle karşılaşmasıyla değişir.
Onların hikâyesini, kendi anne babasını erken yaşta kaybettikten sonra aradığı yakınlığı onlarda bulan damatları Jeremy dinlemeye karar verir. June ile huzurevindeki odasında, Bernard ile Berlin Duvarı’nın yıkılışının kutlamaları için çıktıkları seyahatte konuşur. Bazen ortaklıklar bazen çelişkiler fark ederek parçaları birleştirmeye, bir anı kitabı yazmaya çalışır.
“Kötülüğün varlığı ve onun mantıkla yenilip yenilemeyeceğiyle ilgili güçlü, unutulmayacak bir kitap…” -Sunday Telegraph
“İyinin ve kötünün doğası, siyasi reform ile dini inancın ahlaki sınırları ve aşkın özgürleştirici gücü hakkında, sıkıcılıktan ve gösterişten uzak, sakin ve önemli bir
meditasyon. Bu, olağanüstü bir kitap. -New Yorker