Adil Giray Çelik´in yıllar süren bu titiz çalışması bir yandan bize adaletsizliğin, hukuksuzluğun acı sonuçlarını sergilerken öte yandan da bağımsız bir yargının insanın, insanlığın nasıl yıkılmaz bir güvencesi olduğu gerçeğini de vurguluyor.
Adalet varsa, ancak o zaman insanlığın özlemleri ve beklentileri gerçekleşebilir. Adaletin olmadığı yerde; önce en doğal ve vazgeçilmez hak olan yaşama hakkı tehlikeye girer ve güvencesiz kalır.
Ya adalet adına yapılan adaletsizlikler!
Adil Giray Çelik; tarih boyunca adalet adına, insanın insana ya da halkların halklara yaptıklarının derin ayak izlerinin peşinde, insanlığın yürüyüp geçtiği bir yola ışık tutuyor. Yolun başında Sokrates var. Bu yürüyüşte: Engizisyon Mahkemesi Yargılamaları, Mithat Paşa Davası, Dimitrov Davası, İstiklâl Mahkemeleri, Lotus Gemisi Davası, Nürenberg Duruşmaları, Rosenbergler, Yassıada Mahkemeleri, Deniz Gezmiş ve Arkadaşları, onyedi yaşında ölüme mahkum edilip asılan genç: Erdal Eren ve Sivas Katliamı Davası çıkıyor karşımıza!
Ülkemizde bir ilk olan bu çalışma genişletilerek yeniden okuruyla buluşuyor.