Sosyal hizmet mesleğinin varoluş süreci, 1600’lü yıllara kadar gitmektedir. Toplumsal değişimin, sanayileşmenin, kentleşmenin, modernleşmenin insan ve insana dayanan kurumlardaki etkisinin bir sonucu olarak görülen bir meslektir sosyal hizmet. Yaklaşık beş yüz yıllık bir paradigmanın yapılanma sürecidir.
Bu paradigma; “nedeni ve koşulu ne olursa olsun, yaşamın zorluklarıyla başa çıkma konusunda insana, kendini var etme ve gerçekleştirme noktasında destek olunması” fikrine dayanmaktadır.
Kuskusuz sosyal hizmetin; bilgi ve deneyimlerinden yararlandığı psikoloji, sosyoloji hatta tıp gibi özgün sınırları vardır. Ancak değişen toplumsal düzen, ilişkiler ve etkileşimler; sosyal hizmet gibi benzeri pek çok disipline göre daha zor anlaşılan bir disiplini yeniden, çağa göre tanımlamayı zorunlu kılmaktadır. Bu durum; ulusal ve uluslararası sosyal hizmet örgütlenmelerinin, uzun yıllara dayanan sosyal hizmeti yeniden tanımlama çabalarının çok gerekli ve doğru olduğunu ortaya koymaktadır. Tahmin edilmektedir ki sosyal hizmet; kendinin ne'liğini yakın, orta ve uzak gelecekte de sorgulayacaktır. Bu, onun bir meslek ve disiplin olarak kimliksizliğini değil, kendine özgü kimliğini ortaya koymaktadır.
Sosyal Hizmetin Ne’liği kitabı; uygulamalı bir meslek ve disiplin olarak sosyal hizmet mesleğinin, uluslararası ve ulusal ölçekte, tanımlardan ve açıklamalardan yola çıkarak bir değerlendirmesini yapma çabası içinde hazırlanmıştır. Sosyal Hizmetin Ne’liği, sadece kavramsal bir tartışma değildir. Sosyal Hizmetin Ne’liği, adına ya da işlevselliğine sosyal hizmet olarak baktığımız her şeyin sorgulanmasıdır.
Sosyal Hizmetin Ne’liği, sosyal hizmetin ne olunması istenildiğinden farklı bir şeydir. Kavramsal anlam ve zihinsel anlamlandırma, uygun bilgi ve içeriğe sahip olunmadan gerçekleştirilebilecek bir şey değildir. Bu düstur doğrultusunda sosyal hizmetin ne'liği, kendi tarihsel kökleri ve tarihsel gelişimi içinde tanımlanmaya ve açıklanmaya mahkûmdur. Bunda da en temel analiz aracı kuşkusuz, bilime dayalı bir yol izlenmesi olacaktır.