Günümüz toplumları, geçmiş toplumlarla kıyaslandığında pek çok konuda daha şanslı gözükmektedir. Sağlık alanındaki yenilik ve gelişmeler anne ve bebek ölümlülüğünü düşürdüğü gibi ortalama yaşam süresini uzatmış, toplumların eğitim ve refah düzeyleri artmıştır. Ancak bu iyimser göstergeler günümüz toplumlarının baş etmek zorunda kaldıkları sosyal problemlerin azaldığı ya da önemini yitirdiği anlamını taşımamaktadır. Örneğin toplumların eğitim ve gelir düzeyleri artmasına karşın eğitim eşitsizlikleri, gelir dağılımındaki dengesizlikler sürmekte, çocuklar dünyanın pek çok ülkesinde açlık mücadelesi vermekte, kadın ve erkekler eşit hak ve özgürlüklere sahip olmadığı gibi kadınlar ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmektedir. Birçok büyük kentte can ve mal güvenliği sağlanamamakta, insanlar sokaklarda saldırı ve şiddete maruz kalmakta, suç işleme oranları artmaktadır. Yoksulluk ve eşitsizlikler sürmektedir. Örnekleri çoğaltmak mümkün, ancak kısaca burada söylenmek istenen açlık, yoksulluk, eşitsizlik, şiddet ve artan suç oranlarının günümüz dünyasının önemli sosyal problemleri olduğu gerçeği ve sosyal problemlerin geçmişte var olduğu, değişse, farklılaşsa de gelecekte de var olacağıdır.
Kitapta günümüz toplumlarının önemli sosyal problemleri tanımlanıp, analiz edilerek toplumlararası kıyaslamalara yer verilmekte, sosyolojik yaklaşımların incelenen problemi ele alış tarzı değerlendirilmekte, geleceğe ilişkin kestirimlere dayalı olarak olası çözümler önerilmektedir.