Yıl 1991. Los Angeles. ABD’nin eski Hindistan büyükelçisi ve karşı-terör uzmanı Maximilian Ophuls, gayrimeşru kızının kapısının önünde, kendine "Soytarı Şalimar" diyen Keşmirli şoförü tarafından güpegündüz öldürülür. Salman Rushdie‘nin yeni romanı Soytarı Şalimar, Max Ophuls, katili ve kızının öyküsü. Ama bu üçlü arasındaki gizemli bağlantının anahtarı dördüncü bir karakterde, Keşmirli bir kadında... Soytarı Şalimar, bildik bir aşk ve intikam öyküsünden günümüzün politik ve etnik sorunlarına, eski bir Hint destanından çağdaş büyülü gerçekçiliğe uzanan uluslararası bir masal. Doğu’ nun masal gelenekleriyle Batı’nın anlatım tekniklerini ustaca bütünleştiren Rushdie, eski çağların çatışmalarından beslenen yeni çatışmaların toplumsal ve bireysel derinliklerinde geziniyor. Çağımızın kargaşasında bir arada yaşamaya çalışan farklı inançlar ve kültürlerden doğan kargaşanın keşfine çıkarken, terörizmin köklerine iniyor.