Deleuze’ün Spinoza yorumu, kendisinden sonraki Spinoza okumalarını derinden etkilemiştir. İyilik-kötülük yoktur, iyi ve kötü karşılaşmalar vardır. Ve bunların sonuçları olan sevinçli ya da kederli etkilenişler. Evet, bu kadar yalın, ama yalın olduğu ölçüde dolu ve güçlü bir felsefe. Deleuze’e göre filozofların prensidir Spinoza:
“O, son derece gelişmiş, sistematik ve bilgince kurulmuş olağanüstü bir kavramsal aygıtı olan bir filozoftur; ama bununla birlikte en üst düzeyde dolaysız ve hazırlıksız bir karşılaşmanın nesnesidir, öyle ki filozof-olmayan biri ya da her türlü kültürden yoksun biri ondan apansız bir aydınlanma, bir ‘şimşek’, bir parıltı devşirebilir. Spinozacı olunduğunun keşfedilmesi gibidir bu; Spinoza’nın ortasına varılır, sistemin ya da bileşimin içine çekilinir, sürüklenilir. Nietzsche, ‘çok şaşırdım ve sevindim… Spinoza’yı nerdeyse hiç tanımıyordum, eğer şimdi ona gereksinim duymuşsam, içgüdüsel bir edimin sonucudur bu’, diye yazarken, sadece bir filozof olarak konuşmaz, belki de özellikle bir filozof olarak konuşmaz.”